Müellif: Cevat Rifat Atilhan
Dergi: Sebilürreşad
Tarih: Ekim 1948 – Cilt I – No: 18
Filistin yalnız bir Arap davası değil, ondan evvel bir Türk ve Müslüman davasıdır. Siyonistler Türk şehitlerinin mezarları üstünde saltanat kuramayacaklardır.
Siyonist güruhu, sürü sürü, kafile kafile dünyanın her tarafından Arz-ı Mev’ud’a akın akın süzülüp gidiyorlar. Buradan da hareket başladı. İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan Yahudi gençleri Filistine gidiyorlar. Bu öyle bir gidiş ki, yüzlerce senedir misafir oldukları ve ekmeğiyle büyüyüp, nân ve nimetiyle lord gibi yaşadıkları bir memleketin evlatlarının mukaddes hislerine ve heyecanlarına ehemmiyet vermek şöyle dursun, küstah ve mağrur, şımarık ve asaletsiz edalarla üstelik bir de dudak bükerek, riyakârlıklarının, iki yüzlülüklerinin, hiçbir yüz kızartısı duymadan, necabetsiz tebessümler ve çılgın sevinçler içinde İslâm dünyasının mukaddes beldelerine yapılan namert tecavüzü takviyeye gidiyorlar.
Bu şayanı dikkat hareketler ve milli heyecanı hiçe sayan hürmetsizlikler önünde asil Türk milletinin gösterdiği vakur sükûnet ve tahammülü nazarı itibara almamaları şayanı hayrettir.
***
Unutmamalıdır ki, siyonizm davası tarihte her şeyden evvel bir Türk dâvasıdır.
Filistini elde etmek için dünya milletlerini kan ve ateşe boğduklarını, dünyayı harbe soktuklarını ve Türk devletini parçalamak için her türlü alçaklığı yaptıklarını siyonistler bizzat kendileri pervasızca itiraf ediyorlar. Sonra da emellerinin tahakkuk ettiğini, Türk İmpara torluğunun parçalandığını söyleyerek övünmekten utanmazlar ve hiçbir vicdan azabı duymazlar.
İspanya ve Portekizde zulüm ve işkence görüp, dünyanın nefret ve istikrahından başkaca yardım ve hüsnükabul görmeyen bu siyon cânilerini, Filistinde yerleşmelerine müsaade etmek suretiyle, Türk milleti bağrına bastırmış ve ona kendi lokmasını ve kendi hakkı olan bütün refah ve saadeti, kıskanmadan, cömertçe ve bol bol lütfetmiştir.
O Türk milleti ki, öz evlatları en iptidai bir hayat sürer ve mahrumiyetlerin en acısına katlanırken, onların kanı ve hayatları pahasına müdafaa ettikleri bir vatanın köşklerinde, şato- larında, barlarinda, gazinolarında bu nankör siyonistler beyler gibi hayat sürmüşler, bolluk içinde yüzmüşlerdir. Hem de bütün bayağılık ve aşağılıklarını açığa vurmak şartıyla…
Daha dün denecek kadar yakın bir mazide milletimize ve aziz ordumuza yaptıkları en alçakta hıyanetler ve casusluklar henüz hatıralarımızda taptaze yaşamaktadır.
Onların, bize nasip olmayan bir servet ve ihtişam içinde yaşadıkları Filistin’de ordumuz kahramanca harb ederken, hiçbir insanın, hiç bir milletin tenezzül edemeyeceği kadar rezilâne casuslukları on binlerce Anadolu Türkünün hayatına mal olmuş ve ordumuzun mağlubiyetine yüzde yüz bu alçaklar sebep olmuşlardır.
Amerika’da ve İngiltere’de çıkan siyonist gazeteleri, siyonist muharrirler bunları inkâr etmek şöyle dursun, iftiharla ilândan ne çekinmişler, ne de utanç duymuşlardır.
***
Sözünkısası, Filistin davası Arapların olduğu kadar ve daha evvel bir Türk ve Müslüman dâvasıdır, hattâ bütün bir şark dâvasıdır. Türk milleti, yalnız bu dâva uğruna senelerce çalışmış, ızdırap çekmiş ve on binlerce evlâdını feda etmiştir. Şimdi bir Arap dâvası şeklinde gösteriliyorsa da mesele muhakkak ki daha şümullü ve daha mühimdir.
Bizim o mukaddes topraklarla alâkamızı hiç kimse ref’edemez. O, tarihin bir icabı ve bir olayıdır.
***
Şu da var ki, Arap milletlerinin bu dâvaya gösterdikleri şiddetli alâka inkâr edilme- mekle beraber, idare tarzında muhakkak ki bir noksanlık ve gevşeklik vardır. İdareciler işe daha fazla bir ciddiyetle sarılmalıdırlar. Bütün şark bu dâva ile alakalıdır. Bu meselede her türlü mahalli ihtilaflar, şahsi endişeler ve istikbale ait her türlü tahminler ve su-i tefehhümler bir tarafa bırakılarak daha mütecellit, daha yekpare, daha şiddetli çalışmak, hulâsa düşmanlarımız gibi hareket etmek zaruri, vacip ve müstaceldir ve bu Müslümanlığın şerefinin icabıdır.
Bize gelince: Hükümetimizin dış siyasetinin ana yollarından ayrılmasını istemek aklımızdan bile geçmez. Fakat cengaver, kahraman ve cesur milletimiz on binlerce Türk şehidinin mübarek mezarları bulunan Filistinin, bize hıyanet etmiş siyon katillerinin eline geçerek tarihi, iktisadi ve mânevî şeref ve menfaatlerinin göz göre göre ihlâlini de hoş karşılamaz. Hükümetin siyonistlere gösterdiği bîtaraflığı Türk kardeşlerimize de göstereceği tabiidir.
O takdirde, ve mukaddes bir dava uğrunda seve seve ölmesini bilen kahraman Türkler de kafile kafile bu Türk ve Müslüman davasına katılacak ve orada ehli salib muharebelerinde yaptığı gibi kendini gösterecektir.
***
Ey Arz-ı Mukaddesin garip topraklarında siyon cânilerinin kancık ve namert hançeriyle hâki gufrana serilmiş, nur içinde yatan Türk şehitleri! Hazır olunuz, Türkler de geliyor!..
Cevat Rifat Atilhan